28 Mayıs 2012 Pazartesi

Hayal Dükkanı 2

Merhaba,

Geçenler de söylemiştim , benim daldan dala konmalarımla ilgili bir post hazırlamam lazım diye.
Her başak burcu bayanı gibi, sosyal biriyim. El sanatlarına, müziğe , görsel sanatlara ilgim bir hayli fazla. Sporu severim ama yapamam ( vaktim olmadığı için ) ,  boş durmam boşa çalışırım. Zannımca böylece bitiririm bu ömrü  : ) )

Annem çok güzel dikiş diker. Ben küçükken sürekli O’nun diktiği güzel elbiseleri giyerdim. Bakmakla öğrenilse idi kediler kasap olurdu derler ya , ben anneme baka baka kendi çapımda terzi yamağı oldum sanırım. İnsanlara sabrım sonsuza yakın olsa da  , bir iş yaparken o işin bir an önce bitmesini isterim. O yüzden “Teknik Sıfır” annemin tabiri ile. Bir sürü dergi alır , plan yaparım . sonra da kafama göre sağdan soldan düzeltip alakasız bir sonuca varırım.  Yüzüne bakılır mı  diktiklerimin, içine bakılmaz ama yüzüne bakılır J Tasarımcı olmak için iyi dikmek şart değil bence. Sıkılmadığım ender konulardan biridir dikiş. Hal-i hazırda dikilmeyi bekleyen 20 çeşit kumaş vardır evde.  Ucuz buldukça da stok yaparım , nasıl olsa bozulmuyor : ))

Müzikten hoşlanırım evet.  Kulağım iyidir. Çok ayrım yapmam, bazı sanatçıların şahsına  gıcık olmak dışında herkesi dinlerim, her müzik türünden anlarım. Yerli yabancı ayırmam. Ritim severim ama tutturamam :P  Gitar ile başlayan müzik çalışmalarım , gitarın çok büyük olması ve artık onu sırtumda taşıma yaşımın geçmesi sebebi ile bitmişti ki, Ney üflemeye başladım uzun zaman önce. Plastik neyin ardından, hocamın uygun gördüğü  o güzel neyi aldım . yıllarca da ders aldım. Laura’nın babasının( TRT4 den bir çizgi film)  dediği  gibi egzersiz mükemmelleştirir ama ben bunu yapmadım. Malum “Teknik Sıfır”dı ve ben hiçbir işin matematiği üzerinde durmaktan hoşlanmıyordum.  Evlenince seyrekleşen Ney dersleri, annelikle son buldu. Ney’im şimdi benden başka birinin ona el atmasını bekliyor. Belki de Zeynep iyi bir Neyzen olur.

Bir de kısa bir bendir denemem olmuştu , Teyzemin kızı ile beraber hocayı evimize çağırdık ama 2. Derste hoca bizi terketti : ))  umut vaad etmiyorduk sanırım.

Hat , hep hayalini kurduğum  bir el sanatı. Suluhan’da camlara yapışıp izlediğim o küçük hücremsi dükkanlardan birinde başladım derslere. İyi de gidiyordum aslında ama o dönemde Zeynep hanımın gelmeye karar vermesi ve  hocamın “ya hep geleceksin ya hiç gelme” demesi ile  hayal kırıklığına dönüştü. Zeynep büyüdüğünde tekrar başlayacağım inşaAllah Hat derslerine , kendimden umutluyum : )

Fotoğraf’a nasıl başladım çok hatırlamıyorum aslında, sanırım lisede iken arkadaşımın abisinin çektiği  fotoğrafları görmüştüm. Bayağı iyi çekilmişti. Sonra bir şekilde o fotoğraflardan bazıları benim elime geçti, hala saklarım. ( arşivciyimdir ) Üniversitede iken fotoğrafçılık kulübüne kayıt olmuştuk arkadaşlarla ama sadece orada kaldı. Aldığım ilk makine Zenith , 36 pozdan 3-4 tanesini bana veriyordu ki fotoğrafları çıkartan fotoğrafçı bana ısrarla fotoğraf kursu öneriyordu . Ama ben bu işin de matematiğini sevmiyordum. İlle de ben kedi olacaktım, baka baka öğrenecektim. Arçelik dijital fotoğraf makinem ile çok çekim yaptım , Canon hayali ile yıllar geçirdim. İnternetten bazı fotoğraf sitelerini takip ettim. Durmadan çektim. O kadar çok çektim ki, artık çok büyük bir arşivim var. Ayarlarını, ışığını bilmeden çektim çoğu zaman. Ama hayalgücüme güveniyordum. Tekniği olmayınca bir yerde eksik kalıyor ama fotoğraf. Düşünüyorum da belki de hayalini kurmaktan sıkılmadığım , vazgeçmediğim, umudumu hiç yitirmediğim şeyler içinde ilk sırada gelir fotoğraf.



 Moda fotoğrafları çekmek istiyorum en çok. Biliyorsunuz tasarım, uyum , hayalgücü tam da beni mutlu edecek şeyler. Yeni makinem sanırım 3 kilodan fazladır ve sürekli yanımda taşıyabilirim onu, bıkmadan , yorulmadan. Her baktığım yerde bir kompozisyon oluşturuyorum kafamdan. Ne çekilebilir burda diye fikir üretiyorum. Eve bir aksesuar alırken , onun fotoğrafta nasıl görüneceğini hesap ediyorum : )  sözün özü; fotoğrafı seviyorum , çok seviyorum, seviyoruuum…
Bir arkadaşım bana bir teşhis koymuştu ; ilgi çekilmesi. Bir işten, insandan, yerden en fazla 3 sene sonunda sıkılıyormuşum ki doğrudur. Çabuk sıkılırım, evde bile herşeyin yeri sürekli değişir. 3 senelik evliyim, eşyalarımı camdan atmak istiyorum J  Değişiklik olmayınca kendimi kötü hissediyorum.


Ne kadar uzattım. Fotoğraftan bu kadar çok  bahsedip sizi de sıkmak istemem. Bir iki fotoğraf ile konuyu ve postu bitireyim.


Esselam…





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder