Merhaba,
1 günlük bir seminer için İstanbul’ a gittim Pazartesi günü. Zeynep’ten ilk defa böyle ayrı kalmak zorundaydım . yolda 1 dakika gözümü kırpmadım. 3 senedir yalnız ve otobüsle uzun yola çıkmamıştım, heyecanlıydım. Etrafı izlemeliydim . En çok da Kızılcahamam’dan Sapanca’ya kadar olan o yeşilliği severim İstanbul yolunda. Ne de çok tonu var yeşilin, derinleştikçe çoğaldıkça içini ürperten , acizleştiren , şükre zorlayan bir yoğunluktur.
Rabbim öyle büyük ki, insanın hem ne kadar yalnız olduğunu hissettiriyor, sonra da o milyonluk şehrin içine bırakıveriyor , o kalabalıklarda da çaresizliğimizi sadece ona sığınabileceğimizi anlamamız için. Ama biz fotoğrafını çekip , duvarlarımıza asıp, bu anlamı kaybediveriyoruz, sadece bakıp bakıp iç geçirdiğimiz bir özlem oluveriyorlar nedense…
Gerisi benim için çok da önemli değildi zaten ne İstanbul’u gezdim ne denizi doya doya izledim , ne kirli balıkçı teknelerinden ağız tadı ile balık yedim. Yetmedi…
Zaten dönüş yolu bir hayli uzadı , Zeynep vardı ucunda çünkü. Onu uyurken öpmek koklamak, bunu hiç kesmemek … Zeynep belki tek tadı hayatımın!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder