İnsanlar şehirler gibidir diye düşündüm.
Kimileri İstanbul gibi , karanlık ve ürkütücü sokakları , bilinmeyen tehlikeli yanları, büyük ferah meydanları , vazgeçilmez eşsiz manzaraları vardır. Korkarsın ama vazgeçemezsin de.
Kimileri de küçük şehirler gibidir. Akşam da olsa , yağmur da yağsa , kaybolsan da sokaklarında korkmadan her kapıyı çalabilirsin. Hep orda kalabilirsin … güvendesindir.
Otobüsün camından kendime baktım , kalabalık ve büyük, gerçek bir şehirde kaybolmuş bir şehir müsveddesi gördüm . İlk rüzgarda yıkılan gecekondularla doluydu içim. İsyan eden, mutsuz ve umutsuz bir kalabalık vardı gönlümde. Küçük bir şehir olsaydım , nefesim içimde kalsaydı diye düşünmeden edemedim.
Bahçeler hayal ettim. Dallarında kuşlarla birlikte , çocukların cıvıldadığı.ayaklarım kirlenir mi diye düşünmeden topraklara bastığım. Salıncağımda tasalarımdan arınarak sallandığım. Cebimdeki ekmek parasından fazlasına ihtiyaç duymadığım . cep telefonu, bilgisayar , televizyon olmayan. En yakın komşumuzun bilmem kaç ağaç ötede oldu …
Puslu ve huzursuz bir şehir gibi yaşayıp , mezarımı birkaç sene sonra kimsenin hatırlamayacağı bir ölü olma ihtimali çok iç acıtıyor. Neden tutunduk ki bu eşyalara , bankada olmasını umut ettiğimiz paraya , tüm yıl boyu deli gibi çalışıp , bir haftalığına kendimizi attığımız sıkışık otellere ve birçok dünyalık işte…
Ne de güzel renkler var oysa bizlere çok uzak dağ köylerinde. Kokusunu parfümlerden bildiğimiz dağ çiçekleri , fotoğraflarını bilgisayarlarımızın masa üzerine yükleyip izlediğimiz o yaradılış harikaları , dağlar …
Yok , biz kopamayız bu yapaylıktan. En başta ben…
Kapatırız plastik pencerelerimizi, uzanırız en modern koltuklarımıza . bir şarkı seçeriz onlarca müzik kanalı içinden, kapatırız bilgisayara bakmaktan yorulmuş gözlerimizi , bir “hayal dükkanı” açarız içimizin bir yerlerine. Üretir dizeriz vitrine , orada tozlanır durur hayallerimiz. Sonra biri kapatır “hayal dükkanı”nı, üzerimize toprak , evimize kilit , ardımızdan biraz dua …
Çok severim bu cümleyi : “ Bütün bunları bir deliye anlattım , “ya! öyle mi dedi” …
Ya! öyle mi ?
Esselam!
Handegül çok güzel yazmışsın...Kalemine sağlık...Ama sen hayal dükkanını lütfen kapatma.Seni bilenler bilir orda ne kadar şaşırtıcı,orjinal fikirler olduğunu.Beni lütfen şaşırtmaya devam et bu fikirlerinle ve lütfen onların peşinden koş!
YanıtlaSil