10 Eylül 2012 Pazartesi

Yetimlik Şerhi

Babamı 01/08/2008 yılında Hak'kın rahmetine teslim ettik.
O zaman içimden döküldü bu cümleler. Yetimliğimin şerhini yazdım...
Tekerrür mahiyetinde ama paylaşmak istedim.
Özledim bir de :) ...

--------------------------


Kocaman bir şehri gözlerimin gerisinde bırakıp, kalbimden patika yollar açıyorum/ ayak basılmamış. Bir de gün kurusu şarkılar ellerimde, sesleri dinlendiriyorum, yeniden filizlensin diye mutmain bir dilde.
Ve şehir batıyor içimde, ben her adımda tenhada doğuyorum. Seslerden arındırılmış kuşlar geçiyor yanımdan, avuçlarımda şakıyorlar/saklıyorum. Salık vermişim , uzak dursun benden ses/seda ve her akis…
Susuyorum. Sussun artık içimdeki his.
*
Ölüm mevsimi tozkoparan bu kum fırtınasıyla, işledi bedenime. Mezar bu olmalı! Toprakta biten çiçekler canımdan inşa. Kökleri bende biter, dalları sana uzanır tabibim. Oysa ki ben bu ömrü sana budadım.
*
Bir an;
Babam kokan bir hastane koridorunda buluyorum annemi, yok oluyorum.
*
Tabibim, dik durmaktan yoruldu kalbim. Güneşe mızrak atan bendim. Kamaşmasın annemin gözleri , babama doysun diye . 4 bedenden 3 nefes kaldığında odada, yağan yağmurları duysun diye terk eden.
*
Adım saatli maarif kıvamında alelade! Bir çengel bulmacanın soruları kadar basit ve alışıldık. Belki de bundandı göze değmeyişim. Adım gölgemde tüllendi , sakladı beni. Dokunmadım hiç bir hayra tabibim. Çekiyor beni içimdeki çamura bu dert.
Gözlerimde bir şehir, içinde ağır ağır dolandığım. Duran saatler müstesna, kumlar akıyor hala tane tane adıma/ adım saatli maarif kıvamında tatsız tuzsuz, diline yakışmıyor tabibim.
*
Yıllardır beklenmemiş bir tren istasyonunda, rüzgar umut saflarında ilerliyorken zihnime avare sözler üflüyor. Bir katar geliyor , çınlıyor Lâ sesi / hayır sesi / hayrın sesi… sesleri uzaklaştırıyorum zihnimden, parmaklarım saatli maarif yapraklarında ,adımı katlediyor/ lâ notasında..
*
Kül varsa ateş de olmalıydı/yanıldım.
Kapattım o defteri, üzerinde titrek ellerle yazılmış , silik harfler.
Kapattım o perdeyi, arkasında bir ağustos ikindisinde kalan hayatlar.
Düşümü hayra yorun , yaşasın.
Düşünün, kaplarınızdaki tılsımlı suya eğilip, halleşin. Göğe yüceltin, kökleri çürümüş, çorak ellerinizi.
Düşün içimdeki kara deliğe, unutulsun cümleler,bitsin sürgünüm.
Fazla uzadı hurûfât , yetim kaldı/m/ tabibim. Adıma şerh düşün.
*
(…)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder