Çok soru soruyorum kendime. Çok soru sorulmasından hoşlanmasam da, engel olamadığım bir durum bu ?
En çok da hayatımla ilgili sorular bunlar. Çevremi , kendimi sorgulayan . Hal ve kararlarımı , geçmiş ve çok daha geçmişle ilgili ...
Tevekkülden uzaklaşmak , biliyorum. Teslimiyet , şükür , sabır çok uzak tavrıma. Susturamıyorum ...
Beynim hayal kurmaya programlanmış, " olsa idi, böyle olurdu" , " deseydim, daha iyi olurdu" , hayıflanmalar, hayıflanmalar...
Çok bir beklentim olmadı hayattan aslında. Kendi yağıyla kavrulmak gibi birşey. Biraz güzel renkler, biraz okumak , güzel sesler duymak , gülümsemekdi arada ağlamak da olsa.
Hatırlamaktı, vakit ayırmak , not tutmak içimdeki güzel cümleleri , bazen ağlatmak olsa da.
Dolabımız yemekle dolu olmasa da , misafir ağırlamaktı sofralar dolusu. Az veren candandı.
Çünkü çok malı olanların kibirini gördüğümden , hiç istemedim çok mal . Evladıma ondan verebileceğim daha güzel şeyler olabilirdi.
......
Her zaman olduğu gibi yoruldum ama .
Sabahları yürümekten, kotukta uzun uzun oturmaktan , konuşmaktan ve konuşurken gülmekten, düşünmekten (insanları , yaptıklarını, yapamadıklarımı , içimde uhde kalanları ). Ellerimi yıkamaktan, çamaşır yıkamaktan, asmaktan , ütülemekten , anlaşılmaz cümleler kurmaktan, önemsenmeyen hayaller kurmaktan, yaşlanmaktan , bir saksı bitkisi gibi öylesine...
Özlüyorum, çoğu zaman ellerim ceplerimde kaygısız bir genç oluşumu. Ney üflediğim, hat yazmayı , mektup yazmayı, şiir (gibi birşeyler ) yazmayı denediğim zamanları . Özlüyorum!
Bir çıkar yol arıyorum , denemediğim yol kalmasa da. Bir el bekliyorum , uzanacak .
Yaşadığım kronik hal almış bir ağrı, belki kangren, belki artık çaresiz bir hastalık...
Bilmiyorum!!!
Şimdi günlüğümü açsam,okusam benzer bir sayfa bulabilirim :)
YanıtlaSil