22 Ekim 2013 Salı

Bilmiyorum...

Çok soru soruyorum kendime. Çok soru sorulmasından hoşlanmasam da, engel olamadığım bir durum bu ?


En çok da hayatımla ilgili sorular bunlar. Çevremi  , kendimi sorgulayan . Hal ve  kararlarımı , geçmiş ve çok daha geçmişle ilgili ... 

Tevekkülden uzaklaşmak , biliyorum. Teslimiyet , şükür , sabır çok uzak tavrıma. Susturamıyorum ...

Beynim hayal kurmaya programlanmış, " olsa idi, böyle olurdu" , " deseydim,  daha iyi olurdu" , hayıflanmalar, hayıflanmalar...

Çok bir beklentim olmadı hayattan aslında. Kendi yağıyla kavrulmak gibi birşey. Biraz güzel renkler,  biraz okumak , güzel sesler duymak , gülümsemekdi arada ağlamak da olsa.

Hatırlamaktı, vakit ayırmak , not tutmak içimdeki güzel cümleleri , bazen ağlatmak olsa da.

Dolabımız yemekle dolu olmasa da , misafir ağırlamaktı  sofralar dolusu. Az veren candandı.

Çünkü çok malı olanların kibirini gördüğümden , hiç istemedim çok mal . Evladıma ondan verebileceğim  daha güzel şeyler olabilirdi. 
......



Her zaman olduğu gibi yoruldum ama  .

Sabahları yürümekten,  kotukta uzun uzun oturmaktan , konuşmaktan ve konuşurken gülmekten, düşünmekten (insanları , yaptıklarını, yapamadıklarımı , içimde uhde kalanları ). Ellerimi yıkamaktan,  çamaşır yıkamaktan,  asmaktan , ütülemekten , anlaşılmaz cümleler kurmaktan,  önemsenmeyen hayaller kurmaktan,  yaşlanmaktan , bir saksı bitkisi gibi öylesine...

Özlüyorum,  çoğu zaman ellerim ceplerimde kaygısız bir genç oluşumu. Ney  üflediğim,  hat yazmayı  , mektup yazmayı,  şiir (gibi birşeyler )  yazmayı  denediğim zamanları . Özlüyorum!

Bir çıkar yol arıyorum ,  denemediğim yol kalmasa da. Bir el bekliyorum , uzanacak .

Yaşadığım kronik hal almış bir ağrı,  belki kangren, belki  artık çaresiz bir hastalık...

Bilmiyorum!!!



1 yorum:

  1. Şimdi günlüğümü açsam,okusam benzer bir sayfa bulabilirim :)

    YanıtlaSil