11 Ekim 2013 Cuma

Tekke - Ya Hayy

Eski maillere bakarken buldum , unuttuğum bu yazıyı.
Çok fazla şey unutmuşum, bunu anladım .
Bayramda Kırıkkale'ye gitmekten vazgeçmek üzereydim ,okuyunca dedim ki:  "Beni oraya bağlayan ne çok şey var. "
Gitmeliyim...

...

Uğultu ile bedenim ve sonra kalbim irkiliyor. Loş ışıkta sessiz sedasız “amin” diye bir deprem.
Ellerim bağlı;
O tatlı yokuşu çıkarken, büyük bahçenin göze çarpmayan bir köşesindeki yalnız odaya takılıyorum.
“ Ya Hayy”
Çalı süpürgesinin ritmiyle beraber büyüyor zikir. Telaşlı bir kadın eli bu, hayatın önünde gitmeye çalışan.
Odaya yaklaştıkça ses güçleniyor. Beyaz badanalı , kirli , kerpiç duvarları çatlamış . önünde tahta bir sıra ve bir çeşme. İki penceresinden birisi yokuşun geldiği yöne, diğeri kıbleye bakıyor. İçinde eski bir somya, tahta mı demir mi olduğunu hatırlayamadığım bir dolap, duvardaki tahta rafta birkaç kitap ve 2 tariş zeytin tenekesi. İçinde en değerli bayram hediyesi, kırık leblebi…
“Ya Hayy”
Dedemin dudaklarından imanla dökülen ve “tekke” diye bildiğimiz güzel mekandan usulca hayatıma akan bu ses. Bizden başka kimsenin bilmediği , bilmeyeceği bir “kadir-i tekkesi”.
“ Bir tekkeye gittim mi” sorusu ile üzerime yıkılan fotoğraflardan birisi. Alışılanlar arasından sıyrılamamış bir mukaddes.
Uykuda duyulan adımlar, tesbih ve zikir sesleri. Bir gülümseme ile yalnızlığına inandırıldığımız O.
“ Ya Hayy”
Membaını bilemediğimiz bir yanardağ.
“ Amin”
Fatihadan sonra beni eller üzerinde arşa taşıyor bu ses. Titriyorum. Ellerim bağlı olduğu için sağa sola dönemiyorum. Fısıltı kulaklarımı deliyor, aklıma işliyor. Susuyorlar. Dizlerimin üzerindeyim ve sonra çözülüyorum. Çayda dem gibi odadaki buğuya karışıyorum. Boynum vurulmaya hazır, kıldan ince… Tam burada bitsin bu nefes diye dileniyorum, artık üşümüyorum.
“ Ya Hayy” dedem çekip kurtarıyor beni.
Kollarını sıvamış, çeşmenin başında ezanı bekliyor. Koşuyorum, beni nur sarıyor sanıyorum. İkimizin arasında bir kurtuluş sırrı söylüyor, bir sağa bir sola; zikrediyor. “Muhammed’e salavat”
Tekrar.
Ellerim dizlerimde.
İstemiyor olmama rağmen, nefesim dolanıyor içimde.
Sağ omzum üzerinden sesleniyorum hayata. “ Geldim” ve sol omzumdan   “ Esselamu aleyküm ve Rahmetullah”
Boynum önüme düşüyor.
Akşam cemaati, camiden dağılıyor.
“ Amin” diyorum. Çokluktaki bereket yok sesimde. Kupkuru ,geçmiyor boğazımdan.
Dedemin hali ile halleniyorum.
“ Ya Hayy” sessizlikte büyür biliyorum.
Bir metronom gibi. Bir sağa, bir sola…
Adımlar ve tesbihlerin ardından… Yalnızlığıma inanıyorum.


2 yorum:

  1. Kedilerin zikri Ya Rahim imiş. Bir öğrensem, ah bir öğrensem.....

    YanıtlaSil
  2. Ya Rahim... ne de güzel bir zikir...

    YanıtlaSil