10 Nisan 2015 Cuma

Bu sabah


Bu sabah
Evet
Nisan ayının tam ortasında
Bir bahar sabahı kar yağıyorken
Yeni doğmuş tomurcukların üstüne
Ve biz sadece şemsiyelerimizi hazırlamışken 
Uyandığımızda
Gökyüzünden süzülen dünyaya yayılan kar tanelerini görüp 
Şaşkınlıkla 
Çekmecelerimizde atkı ve bere de aramaya başladık. 

Sonra
Uyandı evdeki yavru kuşlar
Gözlerini ovuşturup 
Biraz daha uyumak istiyorum dercesine 
Biraz da ağlamaklı bakışlarla 
İçimiz buruk 
Sarmaladık şefkatimizle
Çünkü az sonra
Onları yuvadan dışarı atacaktık
Üşümesin diye kalınca giydirip
Acıkmasın diye ellerimizle besleyip
Korkmasın diye kulaklarına dualar fısıldayıp 
Özlemesin diye kokumuzu ceplerine saklayıp 
Yuvadan atmak zorundaydık
Yuvadan attıktan sonra yavru kuşları
İçimizden kocaman kanatlar 
Öylesine büyüyecekti ki
Dünyadaki tüm dertleri bize doğru çekebilecekti
Her kederi görebilmeliydik
Birinin içi yansa 
Kokusu bize gelmeliydi
Kanatlar bir tek onlara uzak
Oysa bir yavru kuşun annesi bilirdi
İçine batan dikenin nasıl bir cehennem azabı oluşunu
Karşı gelemediği 
Anlaşılamaz bir azap
Gülmenin aynı zamanda
Ağlamak da olduğunu 
Bir yavru kuşun annesi bilirdi...

Bu yazdıklarım, sadece içlenmeydi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder